12 Nisan 2020 Pazar

Dosteyevski ve Sinema - Beyazperdeye Uyarlanan 9 Dostoyevski Eseri


Bilim ne diyor: Dünyada herkesten çok kendini sev, çünkü dünyada her şey kişisel çıkara dayalıdır. Eğer bir tek kendini seversen, işini gerektiğince yaparsın, kaftanın da bölünmeden, bütünüyle senin üzerinde kalır.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, öyküleri ve romanlarındaki, zengin karakter analizleri, karmaşık ilişkiler ve duygularla edebiyatın sınırlarını aşarak sanatın diğer dallarını da etkilediği aşikar. Yaşanmışlıkların edebi bir dille ele alan yazar, karakterlerindeki değişim ve gelişim döngüsünde bu rotayı izliyor ve aksi zor olan insanoğlunun varoluşsal ikilemlerini bizlere ulaştırıyor.

Kitaplarında yaratmış olduğu karanlık ve şeytani dünya Jean-Luc Godard’dan  Zeki Demirkubuz’a,  Alfred Hitchcock'dan  Woody Allen'e kadar sinema dünyasınında bir çok başarılı isminin dikattini çekiyor. Dostoyevski'nin içgörü dünyasında yarattığı eserleri, beyazperde nasıl ele almış onları inceleyeceğiz.
Filmler hakkında kısacık bilgilendirme sağlayacağım, spoiler vermemek adına..







Suç ve Ceza ( Crime and Punishment )

Rus uyarlaması olan filmde, Georgi Taratorkin, kendisini yasanın üstünde olduğuna inanan ve teorisini kanıtlamak için cinayet işleyen, duyarlı bir öğrenci olan Raskolnikov'u canlandırıyor. Suç ve cezanın çoğu sinemada uyarlamaları, kahramanın tutuklanması ile sona erer; bu, Dostoyevski'nin Raskolnikov'un en sonunda nasıl bir insan olacağını öğrendiği uzun hapis sonrası epilogunu koruyor. Film yaklaşık 200 dakika sürmekte.

Yönetmen: Lev Kulidzhanov
Oyuncular: Georgiy Taratorkin, Innokentiy Smoktunovskiy, Tatyana Bedova

Türkçe altyazılı larak buradan izleyebilirsiniz.





Beyaz Geceler ( Le Notti Bianche )

Film 1957, İtalya - Fransa ortak yapımı dramatik filmdir. Kasvetli ve uzun bir gecede bir kadınla bir erkek küçük bir köprünün üzerinde karşılaşırlar. Çekingen ve yalnız bir memur olan Mario yeni geldiği bu şehirde aylak aylak dolaşmaktadır. Natalia ise bir yıl önce ayrıldığı sevgilisi  ile o gece köprüde buluşmayı ummaktadır. Her iki yalnız insan da birbirlerine ilgi duymaya başlarlar. Beklenen sevgili o gece gelmez. İki yalnız insan üç gece daha buluşurlar. Bu buluşmalarda Natalia Mario'ya hayatını anlatır, gençliğinin nasıl boşa harcandığından bahseder, kiracıları olan adama nasıl aşık olduğunu anlatır. Aşık olduğu bu adam bir denizcidir ve bir yolculuğa çıkıp bir yıl sonra döneceğine söz vermiştir. Söz verdiği saatte köprüye gelmeyen denizcinin bir otelde kalıyor olabileceğini düşünen Natalia, Mario'dan ona bir mektup götürmesini ister. Mario ise mektubu yırtıp atar ve sonraki buluşmalarında da Natalia'yı denizcinin dönmeyeceğine ikna etmeye çalışır. Ancak dördüncü gece beklenen gizemli yabancı ortaya çıkınca Natalia hemen kendini onun kollarına atar.

Yönetmen: Luchino Visconti
Oyuncular: Maria Schell, Marcello Mastroianni, Jean Marais

Türkçe altyazılı olarak buradan izleyebilirsiniz.



Budala ( The Idiot )

II. Dünya Savaşı henüz sona ermiştir ve genç gazi Kinji Kameda (Masayuki Mori) tedavi gördüğü Okinawa'daki Amerikan hastanesinden taburcu edilip ordudan da terhis edildikten sonra Japonya'nın en kuzeyindeki Hokkaidō adasına doğru yola çıkmıştır. Önce vapur sonra da trenle yapılan bu yolculuk sırasında sık sık kâbuslar görerek uykusundan sıçrayan Kameda, trende tanıştığı Denkichi Akama (Toshirô Mifune) adlı başka bir genç adama, kendisine hastanede "epileptik bunama" veya kısaca 'delilik' teşhisi koyduklarını söyler. Bu saf ve gösterişsiz genç savaş sırasında ihanet suçuyla ölüme mahkûm edilmiş, ancak tam kurşuna dizilecekken infazı ertelenince geçirdiği şokla 'delirmiş', kendini kaybetmiş sonra hastanede kendine gelmiştir. Daha sonra da hastalığı nedeniyle cezası affedilmiştir. Savaştayken önce öldü sanılmış, hatta memleketine ölüm haberi bile gönderilmiştir. Bu acımasız dünya için fazlaca kibar ve saf olan gencin, hem çevresindekilere oldukça tuhaf gelen aşırı iyiliksever davaranışları ve alçakgönüllüğü, hem de saralı oluşu, ona "budala" lakabının takılmasına neden olmuştur. Ekrana sık sık gelen ara yazılardan birinde de "İyi bir insan başkalarına aptal gibi görünebilir, saf ve gösterişsiz bir insanın çöküşü" yazar.


Yönetmen: Akira Kurosawa
Oyuncular: Setsuko Hara, Yoshiko Kuga, Toshirō Mifune, Masayuki Mori, Takashi Shimura, Noriko Sengoku




Ecinniler ( Les Possedes )

1870'in Rusya'sında geçen filmde, bir grup genç ve idealist anarşist, yerleşik düzeni şiddetli yollarla devirmeyi planlıyor.

Yönetmen:  Andrzej Wajda
Oyuncular:  Isabelle Huppert, Jutta Lampe, Philippine Leroy-Beaulieu




A Woman's Revenge

Dostoyevski'nin Ebedi Koca adlı eserinden uyarlanan bu filmde 2 kadın aynı adama aşık oluyor. Kocasının ölümünden sonra, onun metresiyle tanışan Cecile, nasıl davranması gerektiğine karar veremiyor.

Yönetmen: Jacques Doillon
Oyuncular: Isabelle Huppert, Béatrice Dalle, Jean-Louis Murat



Karamazov Kardeşler


1870'ler Rusya'sının gururlu Karamazov ailesi hakkındaki eşsesli romana dayanan drama.


Yönetmen: Richard Brooks
Oyuncular: Yul Brynner, Maria Schell, Claire Bloom


** Aşağıdaki filmleri henüz izlemediğim için, detaylarını yazmayacağım. İzledikçe güncellerim.



Yeraltı 

Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Oyuncular: Engin Günaydın, Nergis Öztürk, Serhat Tutumluer



Öteki ( The Double )



Yönetmen: Richard Ayoade

Oyuncular: Jesse Eisenberg, Mia Wasikowska, Wallace Shawn





Ebedi Koca ( The Eternal Husband )

Yönetmen: Pierre Billon
Oyuncular: Raimu, Aimé Clariond, Gisèle Casadesus




Kumarbaz ( The Gambler )

Yönetmen: Karel Reisz
Oyuncular: James CaanPaul SorvinoLauren Hutton

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar