13 Nisan 2020 Pazartesi

Dosteyevski Üzerine Notlar -III // Bilinmeyenleri, İyi ve Kötü Dostoyevski






Selamlar,
Kitaplarını okurken çokta üzerinde durmadığınız bir şeyden bahsetmek istiyorum şimdi sizlere. Dosteyevski'nin 19 yy.'ın dehası olduğu tartışılmaz, romanlarının ve teorilerinin yanı sıra karakterine bakıldığında objektif olmak gereken özelliklerini inceleyeceğiz..

Şehvet Düşkünlüğü : Dosteyevski şehvete o kadar düşkündü ki, Sibirya'daki mecburi askerliği sırasında evli kadınları ayartmaya çalışmış ve bir tanesinde de başarılı olmuştur. Daha da kötüsü, hastalığı sebebiyle bir süre kaldığı kaplıcalarda çocuk yaştaki bir kızla birlikte olmuştur.

Dostoyevski'nin şehveti sevmesi üzerine Stefan Zwieg - Üç Büyük Usta kitabında şöyle bahsetmiştir;

 "Karamazov’u, Delikanlı’daki öğrenciyi, Ecinniler’deki Stavrogin’i, Suç ve Ceza’daki Svidrigaylov’u, etin  bu fanatiklerini, bu büyük şehvet tutkunlarını, bu bilgili fuhuş ustalarını yaratan kişi kendi hayatında da şehvetin en alçak biçimlerini şahsen biliyordur, çünkü bu kişiliklere o korkunç gerçekliklerini verebilmek için sefahate karşı zihinsel bir sevgi duymak şarttır. "



Aşırı Milliyetçi ve Fanatik Ortodokstur :  Ruslar dışındaki tüm milletlerden nefret eder ve sürekli, çekinmeden dile getirir. O kadar uç iddiaları vardır ki, İsa'nın rus olduğu ve Avrupa'yı sadece rusların kurtarabileceğini savunur.

Türk ve İslam Karşıtlığı :  Bu konu üzerinde biraz fazla araştırma yapmıştım. Yazarın buradaki karşıtlığı psikolojik bir bağlamda değil, tarihin getirdiğil anlayışıyla, kişisel ve toplumsal ilişki anlayışıyla ve hâkim olan Hıristiyan idealiyle alakalı genel bir tarihsel-sosyolojik korkudur.
 Karamozov Kardeşler 'in “Tartışma” bölümünde (3. Kitap 7. Bölüm) Uzakdoğu’da sınırda askerlik yaparken Asyalılara esir düşen bir Rus askerin hikâyesinden bahsedilir. Bu hikâye o günün gazetelerinde yayımlandıında Rus halkının dikkatini çekmiştir. Asyalılar, esir düşen Rus askere Hıristiyanlığı bırakıp Müslüman olması için çeşitli işkenceler yaparlar hatta derisini yüzerler fakat bu asker yine de dininden dönmez, Hz. İsa’yı överek ve onun adını mırıldanarak can verir. *Aynı bölümde Hz. Muhammed’in dinine geçmenin büyük günah olduğu, fakat böyle yapıldığı zaman Müslümanların işkencesinden kurtulacağı söylenir.**
* Dostoyevski, romanda ismi verilmeyen bu Rus askerin macerasını Bir Yazarın Günlüğü’nde daha ayrıntılı olarak verir. Türkistan 2. Avcı Taburunda üstemen olan Foma Danilov, 1875’te Margelan’da Kıpçaklara esir düşer, Müslüman olmadığı için Kıpçak Hanı tarafından çeşitli işkencelerle öldürülür, geride 27 yaşında bir karısı 6 yaşında bir kızı kalır. Zor durumda olan Foma Danilov’un ailesine Samara (Kuybiev) Valisi el uzatır ve aileye maaş bağlanır. Dostoyevski, Foma Danilov’un kahramanlığının, Ruskiy İnvalid’de ve diğer gazetelerde haber olmasına rağmen Rus aydınları ve Rus kamuoyu tarafından çok ciddiye alınmadığını söyler. Dostoyevski, Karamazov Kardeşler, s.153 , Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.651-652.
** Dostoyevski, Karamazov Kardeşler, s.157.

Dostoyevski, Panslavist düşüncenin şekillenmesinde ismi ön plana çıkan diğer düşünürlerle bazen anlaşmazlığa da düşmektedir. Örneğin  Nikolay Yakovleviç  Danilevskiy’in geniş ölçekli bir Slav ittifakının kurulması ve bu ittifakın ortak yönetimli, eşitlikçi başkentinin de İstanbul olması düşüncesine şu sözlerle karşı çıkar:

“… N.Y Danilevskiy İstanbul’un zamanla bütün Doğu halklarının ortak kenti olması gerektiği sonucuna varıyor. Bu topluluklar Ruslarla birlikte İstanbul’a eşit hak temeline dayanarak sahip olacaklarmış. Böyle bir yaklaşım bence şaşırtıcı. Ruslar ve Slavlar arasında nasıl bir eşitlik söz konusu olabilir? Aralarında eşitliği kim kılacak peki? Rusya’yı onlarla her bakımdan eşit tutamayacağımıza göre, İstanbul’a sahip olmaya nasıl olur da onlarla eşitlik temeline dayalı katılabilir. Bu ayrı topluluklar hep birlikte mi İstanbul’u ele geçirmiş sayılacak? (…) İstanbul bizim olmalıdır, evet, İstanbul Ruslar tarafından fethedilecektir, Türklerden bizesonsuza dek geçecektir. Kısacası, sadece bize ait olmalıdır, sahip olduktan sonra biz bu kente Slavları ve sonra kimi istiyorsak onları sokacağız, ayrıca geniş temeller üzerinde, ama bu kent Slavlarla beraber federatif bir sahiplenme olmayacaktır. (…) İstanbul’a, Boğazlar ve körfezlere sadece Rusya sahip olacaktır” (Dostoyevski 2009: 1029-1030).

Kumar Sevdası: Dostoyevski kumar oynamayı o kadar çok seviyormuş ki, belli bir süre sonra para kazanmaktan çok kumar oynamak için kumar oynar hale gelmiştir. Avrupa seyahatlerinde bile gördüğü onca sanat eseri onu rulet masası kadar heyecanladırmamıştır.

Hırsızlık : Kumar tutkusu yüzünden karısının bir çok kez, eşyalarını, hatta elbiselerini bile çalmıştır.

Yalakalık : Moskova ve Petersburg'a girmesi yasaklandığında Çar'a övgü dolu onlarca mektup gönderiri, amacı Moskova ve Petersburg'a tekrar girebilmektir.

Gurur ve Onur : Yine kumar sevgisiyle ilintili olarak borç batağında olması nedeniyle her daim borç içerisindedir. Beş ruble için bir mektubunda 10 kez İsa'nın adını kullanabilir. Para için tüm onurun ayaklar altına alabilir.

0'dan Gelmeyen : Sanılanın aksini Dotoyevski dar gelirli bir aileden gelmez. Babası emrinde köleler bulunan askeri bir doktordur.



Van Gogh Benzerliği: Dostoyevski'nin kızıl bir ten rengi mevcut imiş. Fiziksel olarak Van Gogh ile benzedikleri yönünde rivayetlerde mevcut. Yaşam felsefeleri de birbirine benziyor. Alkol, uyuşturucu, dibi görme konulurunda bir çok ortak noktaları var.

Asıl Mesleği Mühendislik : Dostoyevski bu mesleği 1 yıl bile yapmaya dayanamamış ve ilk eseri İnsancıklar'ı yazar.

Ecinniler : Bu eserin yazımı sırasında epilepsi nöbetlerinden birine yakalanır, olduğu yerde titreyerek devrilir. Kendisine geldiğinde romana dair herhangi bir şey hatırlamaz, bu neden bir de ruhsal bunalıma girer ve romanı en baştan yazmak zorunda kalır.

Kumarbaz : Bu romanı yetiştirmeseydi tüm eserlerinin telif hakları yayıncaya geçecektir. Neyse ki Dostoyevski, Kumarbaz'ı tam tamına 25! günde tamamlayabilmiştir.

Dostoyevski ve Psikoloji : (Bu konu üzerinde daha detaylı bir içerik oluşturacağım, fakat bunu eklemeden geçemeyeceğim. )
Ülkesinde, karanlık sulardan ışığa çıktığı dönemde, dünyadaki itibari psikoloji bilimiyle aynı meridyen üzerinde ilerlemektedir. Bu konu özellikle Nietzsche ve Freud gibi övgülerinden ele alınabilir.

Öpüldünüz.

5 yorum:

  1. karamazov kardeşleri okudun mu?

    YanıtlaSil
  2. orada bütün bu karakterlerini buluşturmuş gibi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi karakterini (iyi ve kötü ), bu kitapta tüm karakterlere dağıtmış gibi daha çok.

      Sil

Popüler Yayınlar